<script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-7886703606595734"
crossorigin="anonymous"></script>
<script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-7886703606595734"
crossorigin="anonymous"></script>
OSMAN AĞA
Osman Ağa, Giresun’un Hacı Hüseyin Mahallesi’nde 1888 yılında doğdu. Babası Feridunzâde Hacı Mehmet Efendi’dir. Düzenli bir eğitim görmedi, ancak zeki, azimli ve sağlam bir irade sahibiydi. Daha gençliğinde lider nitelikli, varlıklı ve ileri gelen kimselere verilen “Ağa” lakabı ile anılmaya başlandı. Evlilik çağında Panazoğlu Hacı İsmail Ağa’nın kızı Hatun Hanım ile evlendi. Bu evlilikten oğulları İsmail ve Mustafa dünyaya geldiler. Bir süre Aksu ağzında kurulan kereste fabrikasına kayınpederiyle birlikte ortak oldu
13 Ekim 1912’de Balkan Savaşının başlaması Osman Ağa’nın kaderinde önemli bir rol oynadı. Osman Ağa, askerlik bedeli ödendiği halde, bir hafta sonra askerliği olmayanlardan bir gönüllü müfrezesi teşkil ederek bunlarla Balkan muharebelerine katıldı. Çorlu civarında Bulgarlara karşı yapılan hücumda diz kapağına isabet eden bir şarapnel parçası ile sakat kaldı. Buradan Giresun’a dönen Osman Ağa, Birinci Dünya Savaşına kadar ticaretle uğraştı.
İttihat ve Terakki mensubu Osman Ağa, Birinci Dünya Savaşı başında topladığı 700-800 gönüllüyle Teşkilat-ı Mahsusa alayına katılarak Batum bölgesinde Ruslara karşı savaştı. Türk ordusunun Ruslar karşısında gerilemesi ve Harşit çayına kadar çekilmesinden sonra da Albay Hacı Hamdi Bey’in kumandasındaki 37. Fırka ile ilişkilerine devam etti. Cepheden kaçan firarilerin yakalanıp cepheye gönderilmesini sağladı. Ekim 1917’den itibaren Rus birliklerinin geri çekilmesiyle beraber Osman Ağa askere gerekli cephaneyi kendi motorlarına yükleyip, Batum Vali ve kumandanını Batum Limanı’na götürdü. Bir süre Batum’dan kaldı, Kafkasya’dan Giresun’a silah ve teçhizat getirmekle uğraştı. Mütarekeden sonra şehre dönüşünde törenle karşılandı. Askerlik Şubesi Başkanı Hüseyin Avni Alparslan Bey’le, Kaymakam Nizameddin Bey’in aralarında bulunduğu şehrin ileri gelenleri Pontus tehlikesi karşısında Giresun’un durumunu kendilerine anlattılar. Bu sırada belediye reisi olan Dizdarzâde Eşref Bey’in istifası üzerine belediye reisliğini devraldı. Aynı zamanda Giresun Müdafaa-i Hukûk-ı Milliye Cemiyeti’nin de başına geçti. İzmir’in işgalini kınayan miting Osman Ağa’nın başkanlığında düzenlendi. Tehcir suçlusu olarak yargılanmak üzere İstanbul’a getirilmesi istendi. Tutuklanma tehlikesi üzerine Giresun’u terk ederek dağa çıktı. Mustafa Kemal Paşa, Havza’dan İstanbul’a gönderdiği raporda “Osman Ağa’nın çetesinin önemli olduğunu, Giresun ve doğusu civarında önemli bir hareketinin görülmediğini” bildirmişti.
Taşkınlıklarını iyice artıran Rumlar, 5 Haziran 1919’da Taşkışla denilen Rum okuluna Yunan Kızılhaç bayrağı çektiler. Karahisar’dan Giresun’a inen Osman Ağa, Rum okuluna asılan bayrağı indirdi ve tekrar dağa çıktı. Sivas, Tokat, Karahisar Rum metropolitlerine baskı yaparak Patrikhaneye ve İstanbul hükümetine tehcirle ilgilisi olmadığına, affedilmesinin yerinde olacağına, kendisi hakkında şikâyetlerin bulunmadığına dair birer mektup yazmalarını sağladı. 30 Haziran 1919’da Osman Ağa ve maiyeti “istiman” ettiler. 7 Temmuz 1919’da Meclis-i Vükela, Osman Ağa ve 168 arkadaşını şahsi hukuk saklı kalmak şartıyla affetti. Af edilmesi üzerine 8 Temmuz 1919’da Giresun’a hareket etti ve belediye reisliği makamına yeniden oturdu.
23 Temmuz 1919’da toplanan Erzurum Kongresin’e Giresun’u temsilen katılan Dr. Ali Naci ile İbrahim Hamdi’yi Mustafa Kemal Paşa’ya tutumları üzerine şehirden uzaklaşmak zorunda bıraktı.
Osman Ağa, Millî Mücadele’nin propagandasını yapmak üzere 17 Şubat 1919’da Gedikkaya adlı haftalık bir gazete çıkardı.
TBMM hükümetinin kurulmasından sonra Mustafa Kemal Paşa’ya bir telgraf çekerek kayıtsız şartsız millî hükümetin emrine girdiğini bildirdi. Kazım Karabekir Paşa, Ermeni harekâtı sırasında Osman Ağa’nın kuvvetini Kars’a çağırdı. Osman Ağa’nın katılmadığı bu harekâtta müfreze, Doğu cephesindeki savaşlara yetişemedi. Bu sırada Osman Ağa, on beş kişilik gönüllü müfrezesiyle 29 Ekim 1920’de İnebolu’ya geldi. 8 Kasım’da Kastamonu’ya geçerek Ankara’ya gitti. Burada Mustafa Kemal Paşa ile görüşen Osman Ağa, onun iltifatlarına mazhar oldu. 12 Kasım’da Mustafa Kemal Paşa’nın arzusunun üzerine “Giresun Gönüllü Maiyet Müfrezesi” kuruldu. Dört arkadaşıyla Giresun’a döndü. Birkaç ay içinde tam teçhizatlı 200 kadar gönüllü daha hazırlayarak muhafızlık göreviyle Ankara’ya gönderdi. Sayıları artan Muhafız Birliği, Giresun Gönüllü Lâz Müfrezesi adını aldı.
Giresun’a dönen Osman Ağa, Askerlik Şubesi Başkanı Hüseyin Avni Alparslan Bey ve Jandarma Kumandanı Hamdi Bey’in desteğiyle başta Giresun olmak üzere Tirebolu, Rize ve Ordu’dan toplanan gençlerle Giresun Gönüllü Taburu’nu kurdu. 1921 başlarında Ankara’dan aldığı emre uyarak Hüseyin Avni Bey’in başında bulunduğu Giresun Nizamiye Alayı, yani 42. Alay’ın kuruluşu ile uğraştı. 1921 Martında emrindeki 550 mevcudu ve 4 dağ topu ile birlikte Koçgiri ayaklanmasını bastırmak üzere Sivas’a gitti. Giresun Alayı, Refahiye Bölgesi’nden başlayarak asilere büyük bir darbe indirerek, harekâtta çok önemli başarılar gösterdi. Hatta Merkez Ordu Kumandanı Nureddin Paşa, Osman Ağa için “muvazzaf asker olmamasına rağmen, askerlik için yaratılmış, müstaid bir adam” ifadesini kullandı. Pontusçuların yeni merkezi Samsun civarındaki Rum çetelerinin buradaki tecavüzlerinin önüne Osman Ağa kumandasındaki Giresun Gönüllü Alayı’ndan faydalanıldı. Alay, 16 Nisan 1921’de Ümit Vapuru ile Samsun’a hareket etti. Samsun’daki asayişin sağlanmasından sonra alay, 14 Temmuz 1921’de Batı Cephesine hareket etti. Ankara’ya gelip TBMM’nin önünde geçit resmi yapıldı ve kendisini ziyarete gelen mebuslar heyetine “Ben sağ ayağımı harpte sakat ettim. Bu seferde her iki ayağımı tamamıyla kayıp ve mahvetsem bile sedye üzerinde çalışarak düşmanı denize dökünceye kadar bu alaylarımla beraber çalışmaya ahdettim” dedi.
Sakarya Savaşında Yusuf İzzet Paşa grubunda 47. Alay Kumandanı Osman Ağa, 25 Ağustos’taki Mangal Tepe taarruzuna katılıp, 15 Eylül’e kadar bütün muharebelerde bulundu. Mangal Tepe’de bindiği at vurulmuş, kendisine bir şey olmamıştı. Hatta bu taarruzda 42. Alay, başta kumandanı Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan Bey olmak üzere pek çok şehit verdi. Osman Ağa’ya kaymakamlık (yarbay) rütbesi verildi. Yunanlılara karşı Büyük Taarruz’un sonuna kadar bütün muharebelerde bulundu, 21 Aralık 1922’de Giresun’a döndü. Giresun’da kısa bir müddet kaldı. Mustafa Kemal Paşa’nın emri üzerine tekrar Ankara’ya gitti. Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey’in ölümünden sorumlu tutuldu ve çıkan çatışmada yaralı olarak sedyede iken Muhafız Taburu Kumandanı İsmail Hakkı Tekçe tarafından vuruldu (2 Nisan 1923). Cenazesi İstanbul üzerinden Giresun’a getirildi ve Kalede Kurban Dede’nin mezarının yanında defnedildi. Şapka İnkılâbı nedeniyle Giresun’a gelen Kılıç Ali Bey’in kabrin feci halini Mustafa Kemal Paşa’ya anlatması üzerine Mustafa Kemal Paşa ilgililere emir vererek Osman Ağa’nın mezarının kalenin en güzel yerine nakledilmesini sağladı (1925). Halen buradaki anıt mezarında ziyaretçilerini karşılamaktadır.
Bu Yazıya Tepkin Ne Oldu ?
<script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-7886703606595734"
crossorigin="anonymous"></script>
<script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-7886703606595734"
crossorigin="anonymous"></script>